Eğitim ve Sanat Arasındaki Köprü

Hayatımın büyük bir bölümünü eğitimci olarak geçirdim. Sınıflarda, öğrencilerimle kurduğum bağ ve onlara aktardığım bilgiler, aynı zamanda benim yazarlık yolculuğumun da temelini oluşturdu.

Eğitim ve sanat, ilk bakışta farklı alanlar gibi görünse de, aslında ikisi de aynı amaca hizmet eder: İnsanı geliştirmek, düşündürmek ve dönüştürmek. Bir öğretmen olarak öğrencilerime aktardığım değerler, bir yazar olarak okuyucularıma ulaştırmaya çalıştığım mesajlarla paralellik gösterir.

Sınıfta anlattığım her ders, aslında bir hikaye anlatmak gibidir. Öğrencilerin dikkatini çekmek, onları konuya dahil etmek ve kalıcı öğrenme sağlamak için kullandığım teknikler, roman yazarken karakterleri canlandırmak için kullandığım yöntemlerle benzerlik taşır.

Öğrencilerimden aldığım geri dönümler, yazdığım kitaplardan aldığım tepkiler kadar değerli. Çünkü her ikisi de bana, mesajımın ne kadar etkili olduğunu gösterir ve gelişimime katkı sağlar.

Bu iki kimlik arasında denge kurmak bazen zor olsa da, birbirini besleyen bu ilişki sayesinde hem daha iyi bir eğitimci hem de daha iyi bir yazar olduğumu düşünüyorum.